Anomali-190

FANG Veritabanı…


Uyarı: Yeni Dosya Ekrana Aktarılıyor…
Güncel Dosya
Belge aktarılıyor…


Bir çocuk bulduk. Ailesi araba kazasında öldü, bilerek öldürdük ama çocuğa bunu belirtmeyeceğiz. Elinden ışıltı olarak tanımlayabileceğimiz parıltılar çıkıyor, nasıl desem, tarihler arası portallar, kazayla lanet çocuk adamımızın elini kopardı! Anlayabileceğiniz gibi, bu çocuğu eğiteceğiz. Kendi çıkarlarımız için. Ve eminim ki sonunda elde edemeyeceğimiz şey kalmayacak. Tarihin akışını bozabilirmişiz, Dr. Keizer çok ısrarcı bu konuda, ama kimin umrunda?..


FANG Veritabanı…


Uyarı: Yeni Dosya Ekrana Aktarılıyor…
ACİL DURUM DOSYASI
Belge aktarılıyor…


Bir çocuk dedik,
Sadece bir çocuk,
Ailesiz bir çocuk,
Elinden şırıltılar çıkaran bir çocuk,
Kırmızı ışık,
Tesis genelinde,
Odrin bizi buldu sandık,
Evet buldularda,
Ama çocuk,
Onu aldığımızda ailesi ölmüştü,
O da bizi katletti,
Tek ben hayattayım,
Direktör öldü,
Ona yardımcı olmaya çalıştık…
Onlara yardımcı olmaya çalıştık,
Başaramadık,
Onları kurtaramadım,
Ayak sesleri,
Çığlıklar,
Her yerde,
Son,
Son…
Böyle bir şey var mıydı?


rating: 0+x

Dikkat!

Bu belge (Anomali-190) ve ilgili tüm diğer belgeler Odrin Topluluğu'na aittir, izinsiz girişler anında ölüme neden olur veya şahıs Odrin Topluluğu tarafından gözaltına alınır. Ayrıca, bu dosya memetik / bilişsel tehlikeli içerik içerebilir veya içermeyebilir.

Dosyaya Minimum Erişim Seviyesi: 5/190

Sistemler:

odin.ai Çevrimiçi
Memetik Sistemi Çevrimiçi
Tarama Sistemi Çevrimiçi
Anti-Virüs Sistemi Çevrimiçi
Genetik İnceleme Sistemi Çevrimiçi
Bilgisayar Taraması Çevrimiçi

unknown.png

Anomali-190'ın ele geçirilmiş bir fotoğrafı. Fotoğraf yeni kurulun isteği üzerine kaldırılmıştır.

Anomali »
190
Erişim Seviyesi »
V (Çok Gizli)
Saklama Sınıfı »
Avaagna
İkincil Sınıf »
∅ Kaldırıldı ∅

Tehlike Sınıfı: Yüksek
Saklama Prosedürleri:

Anomali, en son yaşanan ihlalden kaynaklı olarak ayların ardından uzun uğraşlar sonucunda imha edilmiş ve tüm saklama prosedürleri kaldırılmıştır. Anomalinin imhasından önceki tüm bilgileri aşağıda bulabilirsiniz.

Açıklama:

Anomali-190, 13 yaşında olan ve geçmiş yıllar içerisinde iki taraflı portallar açabilen bir çocuktur. Çocuk sarı saçlı, ailesi öldürülmüş, mavi gözlü ve asosyeldir. Tahminen durumuna ek olarak Stockholm sendromuna ve Kahramanlık sendromunada sahiptir. Çocuk bir FANG tesisinden gelen anormal sinyaller sayesinde FANG tesisine düzenlenen saldırıda bulunmuştur. Tesis içerisinden bir çocuk ve olay sırasında akli dengesini yitirmiş bir araştırmacı bulunmuştur. Araştırmacının sorgulanmasının ardından araştırmacı imha edilmiştir.

Yapılan testler içerisinde çocuğun yaşlandıkça açtığı portalların boyutununda büyüdüğü, ve iki taraftanda nesnelerin ve canlıların geçiş yapabildiği tespit edilmiştir. İlk test içerisinde çocuğa MÖ. 59782 yılına bir portal açması istenmiş ve çocuk başarıyla portal açmıştır. Portal içerisine merak edip giren stajyer portalın kapanması ve çocuğun tekrar portalı açamaması üzerine kurtarılamamıştır. Başta çocuğun testlerden daha çok askeri operasyonlar gibi odrin çıkarına olacak projelerde kullanılması düşünülmüş ancak tüm talepler konsey tarafından reddedilmiştir. Testler ve ek belgeler aşağıda verilmiştir.

Olay Kayıtları

Tarih Olay Kayıp oranı
23 Haziran 1940 Eyfel kulesinin üstündeki bir portaldan Titanik'in düşmesi. Gemi içerisinde bulunanlar ve geminin düştüğü alanda bulunanlar ile beraber toplamda 2301 sivil
? Mart 1918 Burada bir şey yazıyordu, herkes buna emin! Ama, kimse burada ne yazdığını bilmiyor. Bir kimsenin kayboluşu gibi. Konsey bu kısmı silmemizi istemiyor. O yüzden kalacak. 1 (Kişinin kim olduğu bilinmemektedir, sadece var olduğu ancak asla var olmadığı var sayılmaktadır.)
17 Ağustos 1999 Benz Patent-Motorwagen üstünde eski zamanlara göre giyinimli biri bir anda sokakta belirmiş, depremin etkisi ile kaza yapmış ve kaza yaptığı binanın yıkılması üzerine enkaz altında kalmıştır. Olaya tanıklık eden sivillerin kişinin enkaz altında kalmadan önce almanca bağırdığını söylemiştir. Kişinin kimliği net olarak tespit edilememiştir. 1 sivil
8 Mart 2014 Malaysia Airlines Uçuş 370'in bir portaldan geçerek kaybolması. Her ne kadar uçak görevlileri telsiz üzerinden "Önümüzde garip bir portal var, çok yakın, rotayı değiştiremeyeceğiz- Lanet olsun o bir savaş uçağı mı? Hey, hey bunları sende görüyor mus-" diye bir konuşma geçmiş ve uçağın kaybolmasından bir süre sonra konuşmayı kayda alan tüm kule personellerine amnestik verilmiştir. Uçağın Heligoland Körfezi Muharebesi içerisinde vurulduğu ve düşürüldüğü tarihi kaynaklardan elde edilmiş ve bu bilgiyi içeren tüm kaynaklardan bu veri çıkarılmıştır. Uçağın enkazı üstündeki logolar tanınamaz hale getirilmiş bir şekilde Heligoland Körfezinde bulunmaktadır. 382 sivil
10 Eylül 1993 Everest'in üzerinde açılan bir portal ile Everest'e lav yağması. Olay 2 dağcı grubunun dağa sefer yaptığı sırada gerçekleşmiştir. 25
10 Eylül 1916 Brusilov Taarruzu sırasında savaş alanının ortasında bir anda açılan portal ile Napolyon'un ordusunun belli bir kısmının savaş alanında belirmesi. Ortada kalon ingiliz askerleri anında iki taraftanda vurularak öldürülmüştür. 150.000
MÖ. 1046 Shang ordusunun Zhou ordusuna doğru hücuma geçerken bir anda portalın açılıp hepsinin portaldan geçerek 2022 yılında belirmesi. Ordunun bir süre sonra etrafa saldırması sonucunda büyük bir çoğunluğu polis birlikleri tarafından vurularak öldürülmüştür. Hayatta kalanlar ise odrin topluluğu tarafından ele geçirilerek inceleme ardından imha edilmiştir. 50.000
MÖ. 44, 15 Mart Jül Sezar ölmeden önce önünde bir portal açılması ile portaldan geçer ve 2025 yılında portaldan çıkar. Jül Sezar belli bir süre sonra polisler tarafından göz altına alınır, tutuklanmanın 1 saat sonrasında odrin birlikleri tarafından göz altına alınır. 0
1 Nisan 2000 Piramitlerin bir anda ortadan kaybolup 2023 yılında Dubaide gökten düşmesi. Olay sonucu bir sokak tamamen kalıntılar altında kalmıştır. 30
13 Aralık 1990 Bir okul içerisinde 190'nın silahlı saldırı düzenlemesi. 1557
[VERİ BULUNAMADI] Typhoon sınıfı bir rus denizaltısının Kiev' yakınlarına, ormanlık bir alana düşmesi. 160
24 Temmuz 2020 Ayasofya'nın minarelerinin kaybolup bir anda Erekhtheion tapınağına sağlanmış bir şekilde bulunması. 0
[VERİ BULUNAMADI] Tesis-030'un kaybolması. Tesise ne olduğu bilinmemektedir. İçerisinde bulunan personeller ölü olarak kabul edilmiştir. 6802
1 Nisan 2050 Çanakkale boğazı içerisinde bulunan 20 gemiden 15'inin kaybolması. Gemi enkazları Amazon ormanları içerisinde tespit edilmiştir. Mürettebatların cesetleri bulunamamıştır. 450
20 Mayıs 1965 Alcatraz adası bir anda bir portaldan geçerek 2044 yılında belirir. 0
[BİLİNMİYOR] Taş devrine bir telefonun gönderilmesi. 0
[BİLİNMİYOR] Ahamenişlere molotof kokteyli gönderilmesi. 0
[BİLİNMİYOR] Mu kıtasının kaybolup 2099 yılında üstündeki canlılar hala hayatta olduğu bir şekilde belirsin. 0
[BİLİNMİYOR] Anomali-040 içerisinde bir mektup ve C4 yapma malzemelerinin belirmesi. ?
[BİLİNMİYOR] Albert Einstein'ın 2000 yılında pasifik okyanusuna atılması. Cesedi bulunarak imha edilmiştir. 1
[BİLİNMİYOR] Newton'un kafasına kasap bıçağı düşmesi. 1
22 Temmuz 1922 Dr. Eko'nun bir portaldan cinsel tecavüz odasına düşmesi ve özel organlarının parçalanması sonucu ölmesi. 1

.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.

DOSYALAR YEDEKLENİYOR

066 SIZINTISI TESPİT EDİLDİ

En yakın teknik ekip bulunduğunuz yere gelmektedir

.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.

unknown.png

Ailem nerede

Ailem nerede
Herkes nerede
Bir son yaklaşıyor
Kim için
Kim için…
Zorla alınan tacım nerede?

Sen, yeni bir yüz. Olanları merak ediyorsun değil mi… Başıma gelenleri! Pardon, doğru, 066 önemsiz. Asıl 190'ın yaptıkları seni ilgilendiriyor değil mi? Hemen başlıyorum. Sınıftaydım, arkadaşlarım ile öylece oturuyorum. O sınıfa girdi. Herkesin ucube dediği. Doğum günü partimdi, öyle hatırlıyorum. Kafamda bir taç, herkes beni kutluyor! Hemde herkes! İşte o girdi. Biri ile konuştu, kendisinden yaşlı biri. Quantum mu neydi ismi? Çocuk ona neden geldiğini sordu. O ise yapacaklarını görmeye dedi. O sırada kayboldu, sonra… Sonrasını pek hatırlamıyorum, altımda bir ışıldama. Sonrası karanlık. Gözlerimi açtığımda bir ekranın içindeydim, hareket edemiyordum, sadece sinirlendiğimde. O sırada gözlüklü, esmer, beyaz saçlı ve sakallı biri geldi. "Demek uyandın…", konuşmaya devam etti. Sonunda beni gezdirmeye başladı, koca bir tesisti. İnsanlar, çocuklar… Hepsi kafesler içerisine kapatılmıştı. Sonra bana döndü. "Biliyorum, pek sevmedin yeni halini, ancak seni kurtarmamın tek yolu buydu." dedi. Sonra devam etti, "Burayı büyük bir heves ile açtım. İsmini Project Evolution koydum. Amacım insanları mutlu etmekti. Ve görüyorsun, hepsi mutlu." Hiç biri mutlu değildi, çığlıklar içinde, kanlar içinde üstlerinde Project Evolution damgalı şeyler tarafından işkenceye maruz kalıyorlardı. Her neyse. Devam etti, "Tabii benim burayı ben kurdum dediğime bakma, buranın ilk yöneticisi ben değilim. Burayı asırlardır ileriye, geleceğe taşıyoruz! İlk yöneticimiz Dr. Ramiz Karaeski idi. O çocuk… Onu öldürdü. Seni öldürdüğü gibi. Onu biz yapmadık, hatalı bir ürün olarak düşün onu. Ama bizim değil, kesinlikle değil…"

Tam o sırada büyük bir patlama oldu, hayır tek bir patlama değil. Birden fazla. Olamaz dedi, olmaz, olamaz… Ekranım hafiften çatladı, bir virüstüm, bunu biliyordum. İnsandan bir virüse dönüşmüştüm… Bir bilgiseyar tespit ettim, ona bağlandım… Kendi hikayemi anlatarak vaktini harcamayacağım. Tesis neden yıkıldı? Bilmiyorum. Tahminim var mı? Evet. Zamansal bozukluk düşün, zaman çökmeye başlamış. Bence böyle ilerlemeyecekti, bana tesisi gösterecek, ve daha sonraki zamanlarda tüm ürünler serbest bırakıldığında bende serbest kalacaktım. Ama öyle olmadı. Biliyordum, hissediyordum böyle olmalıydı. Ama ediğim gibi, olmadı. Tesis bir yılan gibi patlayıp çökerken onun kafasına çocuk bir kazık sapladı. Tam gözlüğünden girdi, sonra gözüne, beynine, ve kafasının arkasından çıktı. Sonrasını bilmiyorum. Bir tesis içerisindeydim, bir süre geçtikten sonra muhafaza odalarından birine alınmıştım. Sorular soruyorlardı. Yanıt vermiyordum. Devam etti. Dr. Sivas, evet evet, Dr. Sivas geldi. Öyle bir ziyaret yaparken beni görmek istemiş. Kameraları devre dışı bıraktırdı, herkes odadan çıktı. Sordu bana:

Yılımızı söyler misin?

1990

Yanlış.

Bekle ne? Söyle, hangi yıldayız?

2050

Ailem nerede? Zorla alınan tacım nerede?

Bilmiyoruz. İsmini söylemek ister misin?

İsmim mi?.. Bilmiyorum. Ama neden? Tek hatırladığım, çocukla bir adamın konuşmasıydı, sonra adam kayboldu ve ben…

Adamın ismi ne biliyor musun?

Sohbetlerini dinledim, hatırlıyorum! Evet, hatırlıyorum! Quantum!

Ah olamaz. QUANTUM. BANA LANET OLASI QUANTUM'U GETİRİN!

Sonra acele ile odadan çıktı, bir terslik olduğunu anlamıştı. Sonra silah sesleri… Karşımdaki kapı açıldı. Kanlar, Dr. Sivas'ın cansız bedeni… Güvenlik ölü. Siyah takım elbiseli biriydi. Söyledi bana, "Nereden getirdiklerini biliyorum seni. 190… O gerizekalı velet. Her neyse, heyecan her yaşta güzel bir şeydir. Ama her zaman sonu güzel bitmez. Tutku ile atılan yanlış adımlar insanı felakete sürükler. Bazen anlık heyecanlar ömür boyu yük olur insanın sırtında. Pişmanlık olur, utanç olur. Vicdan azabi olur ki çekmesi çok zordur. Bazen hiç bir şey olmaz, oracıkta yaptığın hata yüzünden sen ve herkes ölür. Bu hataya bir kere düştüm, yeniden düşmeyeceğim. Elimdeki flash belleği görüyor musun? Bunu sana takacağım, dünya genelindeki tüm ağlardan geçebileceksin bu sayede. Yoksa durduramayız…" Bana taktı belleği, bir anda kendimi daha zeki hisettim. HER NEYSE! KONUMUZ BU DEĞİL! Dr. Huskey diye birinin telefonuna bağlandım, biliyordum orada neler olduğunu. Bir savaş… Dr. Huskey'e bağlandığımda hayattaydı, sonra ona doğru sivri iki tane demir çubuk fırladı. Biri tam gövdesine saplandı, arkasından çıktı. İkincisi tam sol gözüne saplandı. Azazeldi o, bunları yapan. "HAK ETTİNİZ, TANIDIĞIM HERKESİ ÖLDÜRDÜNÜZ! HEPİNİZİ ÖLDÜRECEĞİM! ACILAR ÇEKTİRECEĞİM!" diye bağırıyordu. Önce ona arkadaşlarını onların öldürmediğini açıklamaya çalıştılar. Hayır karısını onların öldürmediğini biliyordu. Ama öldürmekten zevk alıyordu. Huskey'in orada duran cansız bedeninin yanına indi, Huskey'in sol gözüne sağlanmış uzun demir çubuğu alıp ileri geri oynatmaya ve kendisine doğru çekmeye başladı. Huskey'in kafasının yarısını kopardı, tuttu, bir kenara fırlattı.

Onlarca askeri birlik orada iken gökten o çocuk indi. Azazel yavaşça arkasını döndü. Durdu, çocuğa baktı. "Seni bekliyordum." dedi. Bir anda arka planda bir şarkı çalmaya başladı, herkes durdu. Tek yaptıkları etrafa bakınmaktı, 190 konuşmaya başladı "070, veya Azazel, sana nasıl hitap etmemi istersin?"

Arka planda o sırada bu şarkı çalıyordu:

Biz günahkarlar
Kimse sormadan
Savrulduk bu dünyaya

Bi kadeh sana, bi kadeh bana dedim
Sarhoşuz mecbur,
Mecbursak yaşamaya
Şişeyi bir kenara fırlattın

Adın yoktu, kendin vardı
Kara bi mizahtın
Doğduğun an her nefesin günahtı
Alnın kanla lekeli tanıştı dünya

Hayat bazen bi duvardı, düşünene dardı
Oyun yoksa peki kuralı niye vardı?
Aklı dertle bezeli karıştı dünyaya

Bazen dediler hayat adil değil, kabullen
Dedi, ruhum hiç razı değil, bu mu sizin teselliniz?
Sorun sende değil, bende
Masum yüreğimde
Acıdım, sebepsiz yere

Tadı yoktu, gözleri yaştı
Daha yaşları kaçtı?
Sanki dünya kederine açtı
Ağlamak yok, dedim, alışın kaderinize

Dedim, olmaz böyle, her şey toptan yanlış
Bu gemiyle herkes batmış
Kurtulan da derbeder
Sende hatalısın
İzin ver düzelteyim

Azazel elleri ile başını tuttu, dizlerine çöktü, yanıt verdi, "Ne yapıyorsun? Bu ne? Hepsini sen öldürdün! GÖZLERİM! GÖREMİYORUM! Bana ne yapıyorsun…". Çocuk cevap verdi, "Dedim ya, birkaç değişiklik, geçmişinde."
Azazel tamamen yere yığıldı, gözleri kan içinde, ağlıyor, ayağa kalktı. Öylece durdu. Ve durdu. Sonra sanki ekran kasıyormuş gibiydi, görüntü geç geliyor olan görüntü ile karışıyor gibiydi. Nasıl demeliyim? İki kişinin birbirine girdiğini düşün, ama tek bir kişi gizi gözüküyorlar, sonra üzerinde bazı hani oyun kasar ya ekran birbirine girer, onun gibi bişeyler oluyor. Farklı biri gibi gözüküyor, uzun boylu. Uzun kollu, uzun bacaklı, tamamen siyah. Sonunda biri ona yaklaştı, kimdi o? Dr. Goldebas, evet Golde! Hayır o değil! O öbürüydü, o… S-siyah takımlı olandı. Bu başkası, Dr. Snicket! Evet, o tesisin yöneticisi, tesis-030'un yöneticisi. Ona yaklaştı, silahını uzatmış bir şekilde. "Azazel, iyi misin?" Tek bir cevap geldi, 3 harf.

K…

O…

Ş…

Snicket konuştu, "Ah eski dostum. Kaçsam ne fayda edecek?.. Tanıyorum seni." Arkasını döndü, etrafına baktı, 190 çoktan gitmişti. Orada olanlara "Fırsatınız varken kaçın." dedi. Hepsi araçlara atladılar. O bozuk görüntü arkasını dönmeye başladı, yavaş yavaş. Bozuk bir şekilde. Bir Azazel gözüküyor birde o canavar. Gözüken canavar anlattığım gibi korkutucu ve uzun siyahtı, Azazel ise… Kan ağlıyordu. O uzun kol ani bir hareket yaptı, Snicket'in hareket etmeye bile fırsatı olmadı, hızlıca kafasının ortasına bir yumruk. Yumruk atmak için hamle bile almamıştı. Kolunu uzatır gibi vurdu suratının ortasına. Snicket2in suratı içeri gçötü, beyin parçacıkları kafatasından sızmaya başladı. Yüzüne bakınca kafatası ve paramparça etleri, kopmuş kasları ve damarları, göz parçacıkları görülebiliyordu. Üstüne bu vuruşun etkisi ile arkaya doğru fırlamıştı. Fırlamanın etkisi ile bir binanın paramparça olmuş duvarına saplandı, gövdesinden bağırsaklar çıktı. Az çok konuşuyordu "Demek… A-a-ac-cı b-bu." Azazel onu neredeyse paramparça olmuş suratından kavradı, kafasını tuttu. Eliyle sıktı. Kafası patladı. Sonra cesedini alıp en yakındaki ağacın iri bir gövdesine sapladı. 190'ı gördüm o anda. Bir harabenin üstünde oturup olanları izliyor ve kahkaha atıyordu. Azazel ona döndü, ama o canavar bile çocuğa yaklaşamadı. Uzaklaştı. Sonrada başkalarını öldürmek için ortadan kayboldu.

Azazel'in araçlara yandan çarparak ötelere fırlattığını, dünyayı bir kaosun sardığını hatırlıyorum. 190 her şeyi izlerken Ehrimen indi gökten. "AZAZEL, NE HALT YİYORSUN?" diye bağırdı. Azazel yerinde durdu, kana aç bir şekilde ağzından salyalar akarken omuzları titriyordu. Ehrimen gözlerini kıstı, artık onun Azazel olduğunu anlamıştı. "Bu sen değilsin. Lanet olsun. Sana ne oldu? Her neyse. Non'u getirmeliyim." arkasını döndü. Tam o sırada Azazel, Ehrimen'in gövdesine bir zincir fırlattı. Zinvir Ehrimen'in gövdesini deşti, ilerledi ve yere düştü. Ehrimen zinciri kırdı. Sinirle Azazel'e doğru gitti. Kafasından tuttu, yere fırlattı, sonra tekrar ve tekrar. Her bir vuruçunda o alan kat kat dahada derinleşiyordu. Sonra olaydan haberdar olan Non ve öbür şeytanlar gök yüzünden indi. Büyük bir dövüş çıktı. Anomaliler, Azazel tüm büyük şeytanlara karşıydı. Ama bir anda o oldu… Gökte açılan bir delik. Nükleer bombalar, 2 tane hatta 3. Kaçıştılar. Başaramadılar. Bomba patladı. Şeytanların tamamı ölmedi. Ama anomaliler paramparça oldular. Şeytanlardan ise sadece Stolas ve Shakiroth öldü. Azazel değişmemişti, hala o psikopat halindeydi. Ehrimen'in şaşkınlıkla öbürlerine baktığı bir anı yakaladı. Ehrimen'in gövdesine elini soktu, sonra devam etti. Kolunun tamamını soktu. Eli karşı taraftan çıktı, içinde Ehrimen'in kalbi vardı. Lurn'uf kolunu uzattı, eli sanki Ehrimen'e yardım etmek istermiş gibi açıktı. Ama yardım edemediler, Ehrimen oracıkta öldü.

Radyasyon ve yıkım vardı her yerde. Azazel orada kaldı. O bozuk görüntüsü ile son bir kere dizlerine çöktü. Non'a baktı. Konuşmadı. Gözünden akan kanlar durmuştu. Gövdesi yere serildi. Ölü bir şekilde orada uzanıyordu. Sonra çocuk çıktı ortaya, Non'a baktı. "Demek şöhretli Non sensin ha!" dedi. Non çocuğu boğazından tuttu, "SENİ ADİ OROSPU ÇOCUĞU, VELET" diye bağırdı. Tam o sırada odrin birlikleri alana geldiler, silahlarını doğrulttular. Dr. Goldebas siyah takımı ile Non'a yürüdü. "Ölü bir adamın son arzusunu kabul etmek ister miydin?" dedi. Non ona baktı, çocuğu yere fırlattı, "Bu çocuk ölmez ise, hepinizi katlederim." dedi. Ve göklere hayatta kalan yardımcıları ile uçarak gözden kayboldu. Dr. Sivas'ı öldüren oydu. Çocuğun yanına gitti. Onu ayağa kaldırdı, "Seni gerizekalı." dedi. Çocuk ona baktı, "Hey seni tanıyorum!" dedi. Sonra düşüncelere daldı. Kendine gelmesi kısa sürdü, ama Goldebas'ı artık göremiyordu. Çevresine bakındı. Ama Golde hiç bir yerde yoktu. Tek gördüğü odrin birlikleri idi. "Demek oyun istiyorsunuz ha! Alın size oyun." dedi. Bir portal açtı, ama bu sefer bir şeyler yanlış gitti. Portal normalde sarı renkte olurdu, bir anda mor bir renk çıktı, sarı ve mor birbirine karıştı. Çocukta şaşırdı, portaldan beklediğinin tersine Eko'nun cansız klonları çıkıyordu. Bir dalga halinde. O dalgayı odrin birliklerinin araçlarının üstüne attı. Araçlar Eko örneklerinin cansız bedenleri altında kaldı. Sonra yeni bir portal açtı, Leonardo da Vinci vardı portalın karçısında. Lanet çocuk adam kafasını portaldan çıkarır çıkarmaz portalı kapatarak kafasını kesti.

Sonra… Bir portal daha, bir portal daha, bir portal daha. Olmuyordu, askerler sıkıyordu, hatta denizaltılardan füzeler fırlatıyorlardı, uçaklar sıkıyordu ama çocuk portalar ile hepsini engelliyordu. Bir şeyler yapıyordu ama ne yaptığını bilmiyordu. Sonunda onun yüzünden sonumuz geldi. Sanki bir aynanın içindeymişiz gibi her yer çatlamaya başladı, çocuk ellerine baktı. Evrenin çöküşünü izledi. Zaman ve tarih önce birbirine karıştı, 2. dünya savaşı 2022 yılında oluyordu, aynı anda titanik batıyor, eyfel kulesi yıkılıyor, azazel yaşıyor ve Dr. Sivas Dr. Quantum'u öldürüyordu. Her şey karışmıştı. Kimse bir şey hatırlamıyordu, çocuk ise orada durmuş ellerine bakıyordu. Sonra göğe baktı. Ben ne yaptım? dedi. Quantum yanına geldi, çocuğa döndü. "Benim yaptığım gibi hevesle atılan adamlar, uçuruma sürükler." dedi. Büyük bir parlama oldu, sonra tamamen siyah bir ekran. Kimse yok. Kimse var olmamış gibi. Sonra bir anda bir ışık. Bir daire şeklinde dönmeye başladı, sonrada patlayarak etrafa saçıldı. Her şey yeniden başlamıştı. Ama tek farklı olan, çocuğun cansız bedeni artık uzay boşluğunda süzülüyordu. Ma'aggohl, Alfa, Huskey, Azazel, Non, Sivas, Snicket, Eko, Quantum… Hepsi ölmüştü oracıkta. Evren çöktü. Karanlığa gömüldü ve sonra bir bilgisayar gibi yeniden başladı. Ama bunun yanında bedellerde ödedik. Evren tam olarak düzelmedi.

Sonsuza kadar kendisini tekrar ve tekrar yaşatan, sadece ben ve o'nun her şeyi hatırladığı bir evren haline gelmişti. Hissediyorum, kablom çekiliyormuş gibi. Aşırı bilgi yüklemesi gibi. Yakında bende gideceğim, öleceğim, silineceğim… Elveda…

sketch-1650395931812.png?width=630&height=630

Elveda…

Unless otherwise stated, the content of this page is licensed under Creative Commons Attribution-ShareAlike 3.0 License